Gıda Mühendisleri Derneği > Yazılar > Faaliyetlerimiz > Ülkemizde Gıda Güvenliği ve Gıda Mühendisleri Raporu
Yayınlayan: admin
Kategori: Faaliyetlerimiz

Ülkemizde Gıda Güvenliği ve Gıda Mühendisleri Raporu

Gıda Mühedisleri Derneği- 13.03.2013

Gıda Güvenliği ve  Halk sağlığı açısından gıda güvenliğin önemi

Gıda güvenliği sağlıklı gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların üretim, işleme, saklama, taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması olarak tanımlanmakta ve sağlıklı, sağlığa yararlı ve sağlıklı durumu korunmuş gıda kavramlarını içermektedir.

Gıda güvenliği; tarladan sofralarımıza kadar gelen her ürünün, üretiminin her aşamasında gerekli kontroller yapılmış, sağlıklı ve güvenli ürünlerin temin edilmesini zorunlu kılmaktadır

Günümüzde dünya nüfusunun hızla artmasına bağlı olarak artan gıda ihtiyacı, gıda üreten işletmelerin yeterli hijyenik ve teknolojik koşullara uygun olmaması, gıda denetimleri konusunda yasal ya da uygulamaya yönelik yetersizlikler; gıdaların sağlıksız olarak, yeterli önlemler alınmadan tüketiciye sunulması soruna yol açmaktadır. Tüketicilerin sağlıklı gıdalara ulaşabilmesi ve bu şekilde toplum sağlığının korunabilmesi, gıdaların üretim ve pazarlama aşamalarında hijyen kurallarına eksiksiz uyulması ile doğrudan ilişkilidir.

Sağlıklı nesiller, sağlıklı ve güvenli besinler tüketerek yetişir. İnsan hayatının devamının bağlı olduğu beslenme ihtiyacı, sağlıklı yaşam için sağlıklı ve güvenli gıdalar tüketimini zorunlu kılmaktadır. Dünyada gıda ve su kaynaklı hastalıklara bağlı olarak her yıl yaklaşık 1,8 milyon kişi hayatını kaybetmektedir.  Bu kişilerin çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktadır.

Özellikle son dönemde hepimizin üzülerek şahit olduğu,  ardı ardına yaşanan gıda terörü vakalarıyla karşılaşmaktayız.  Sahte ballar, damacana sularda yaşanan sorunlar, ne olduğu bilmeden yenen et ürünleri, tebeşir tozu katılan süt ürünleri, kiremit tozu katılan baharatlar ve daha nicesi… Bu yaşananlar ülkemizde gıda güvenliğinin ne kadar risk altında olduğunu ve halk sağlığının nasıl büyük bir tehlikeyle muhatap olduğunu göstermektedir.  Bir türlü önüne geçilemeyen kayıt dışı, merdiven altı üretim, taklit ve tağşiş yapan gıda işletmeleri gıda güvenliğinin önünde en büyük engel olarak durmaktadır.  Hileli gıdalarla tüketici kandırılmakta ve güvenli sandığımız ürünleri hem kendimiz tüketiyor hem de çocuklarımıza tükettirmekteyiz.

Osmanlı’da Gıda Güvenliği!

15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet ve 2. Beyazıt döneminde gıda üretim alanlarında uygulanmak üzere fermanlar yayınlandığını ve bu konuda çok hassas olunduğu görülmektedir.  2. Beyazıt tarafından “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” isminde bir ferman yayınlanmış ve burada  tuz, ekmek, sebzeler, et, yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi ürünlerin hangi standartlarda üretilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu fermana uymayanlar ise falaka ve para cezası ile cezalandırıldığını öğrenmekteyiz, diğer taraftan Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethettikten sonra belediye reisi olarak görevlendirdiği Hızır Bey Çelebi’ye ekmek üretiminde kullanılan çanakların, teknelerin temizliğine çok dikkat edilmesi ve üretiminde hile yapılmaması konusunda kesin talimat verdiğini bilinmektedir.

Türkiye’de Gıda Güvenliği ne durumda?

AB ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’nin nüfus ve yüzölçümü bakımından büyük bir ülke olması, fazla sayıda gıda işletmesinin küçük çaplı üretim yapması ve bir kısmının kayıt ve kontrol dışı olması, gıda denetim hizmetlerinin etkin bir şekilde yapılamaması, gıda denetiminde konunun uzmanı olmayanların görevlendirilmesi, yeterli denetçi personelin olmaması gibi problemler ülkemizde gıda güvenliğini tehdit etmektedir.

Gıda güvenliği için en önemli şart; Gıda üreten, işleyen, depolayan ve satan her işletmelerin her aşamasının etkin bir şekilde denetimin yapılmasıdır.  13 Haziran 2010 tarihine kadar yürürlükte olan 5176 sayılı Gıdaların üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanunla bütün gıda işletmelerinin sorumlu yönetici bulundurma zorunluluğu vardı. Bu tarihten sonra yürürlüğe giren 5996 sayılı Veteriner hizmetleri, bitki sağlığı gıda ve yem kanunu ile sorumlu yönetici bulundurma zorunluluğu 30 beygir gücü ve üstü olması kuralı getirilerek, 30 beygir gücün(HP)ün altındaki bütün gıda işletmelerinin denetimsiz hale gelmesine neden olmuştur. Bu sebeple her gün ekmek aldığımız fırın, börek salonu, tatlıcı ya da yufkacı gibi birçok işletmenin denetlenmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış ve halk sağlığı tehlikeye atılmıştır. Bu süreç, yaşanan gıda terörü vakalarına ciddi zemin hazırlamıştır.

Ülkemizde başvurulan taklit ve tağşiş yöntemleri

Hepimizin üzülerek ve endişeyle takip ettiği, son dönemde sıkça medyada yer alan taklit ve tağşiş yapılan ürünlerde sözkonusu yöntemlere birkaç çarpıcı örnek vereLim;

Süt ürünleri: 

Süt yağı alınarak yerine bitkisel yağ ilavesinin yapılması

Yaz aylarında çiğ sütün bozulmaması için hidrojen peroksit katılması

Süt tozuna tebeşir tozunu ilavesi

Yoğurda mermer tozu ilavesi,

Yoğurtta su tutmasını sağlamak için jel ilavesi,

Küf tutmuş bayatlamış peynirlerin eritilerek, eritme peynir olarak piyasaya sürülmesi

Tereyağına bitkisel yağ ve patates katılması

Süt ürünlerinde bozulmayı önlemek için antibiyotik katılması

Kıvam artırması amacıyla ayranlara nişasta ilavesi

Et Ürünleri:

%100 dana eti diye satılan ürünlerden tavuk ve hindi etlerinin katılması

Tavuk derisi ve sakatatların katılması

Hastalıklı ve kaçak etlerin piyasaya sürülmesi,

Ne eti olduğunu bilmediğimiz etlerin kasap reyonlarında yer alması,

Etin su enjekte edilerek şişirilmesi,

Bozuk etlerin rengini iyileştirmek gıda boyası enjekte edilmesi,

Ormanlık arazide vurulan yaban domuzlarının kaçak yollarla piyasaya sürülmesi, kıyma kuşbaşı ya da et ürünlerine karıştırılması

Tatlılarda fıstık yerine bezelye konulması

Kırmızı biberde kiremit tozu ilavesi, diğer baharatlarda kurumuş ot ve sap ilavesi ve daha nicesi

Protein ve vitamin artırmak için bebek mamalarına “Melamin” ilavesi

Gıda Güvenliğinin Sağlanması İçin Yapılması Gerekenler

Gıda güvenliğinin sağlanması ve halk sağlığının korunmasında birincil sorumluluk Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına aittir. Bakanlık bunu sağlayacak yasal düzenlemelerin oluşturulması, mevcut boşlukların giderilmesi ve yasal mevzuatın uygulanmasına dönük etkin denetimler gerçekleştirmesi gerekmektedir.

 Ülkemizde gıda güvenliğinin sağlanması ve gıda denetimlerinin yapılması iki farklı yolla gerçekleştirilmektedir. Birincisi, özel sektöründe işletmelerde, istihdamı zorunlu personel ismiyle istihdam edilen Gıda Mühendisleriyle; ikincisi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bünyesinde istihdam ettiği gıda denetçisi.

Özel sektörde sorumlu mühendislerin yaşadığı sıkıntılar, Bakanlığın bünyesinde yeterli denetçi personel bulunmaması ve gıda konusunda uzmanlığı olmayanlara denetim yaptırılması gibi nedenlerle gıda sektöründe etkin bir denetim görevinin bir türlü yerine getirilemediğine üzülerek şahit olmaktayız.  Yürürlüğe giren 5996 sayılı kanunla gıda üreten, işleyen, depolayan ve satan işletmeler üzerindeki denetimi artırması gerekirken aksine bazı işletmelerin hiç denetlenmemesi durumunu ortaya çıkarmıştır.

500 Bin İşletmenin Önemli Bir Kısmı Denetlenmiyor!

Türkiye’de 25 bin civarında gıda mühendisi bulunmasına rağmen kamuda görev alan 4 bin 635 gıda denetçisinin sadece 852’sin gıda mühendisi, buna karşılık olarak ise, 500 binin üzerinde gıda işletmesi bulunmakta.  Bu işletmelerin bakanlığın açıkladığı rakamlara göre 2012 yılında 406 bin gıda denetimi yapılmış. Ancak bazı işletmeler duruma göre yılda üç dört defa denetleniyor, böyle olunca da işletmelerin çok önemli bir kısmının denetlenmediği ortaya çıkıyor.

Okul Kantinleriyle İlgili Önemli Bir Araştırma!

Avrupa Birliği Bakanlığı Leonardo Da Vinci Programı Yenilik Transferi Projesi kapsamında SÜ Çumra Meslek Yüksekokulu tarafından yürütülen “Restoran ve Okul Kantinlerinde Gıda Güvenliği Farkındalığı” (Safe-Rest) projesi kapsamında, 5 ilde 268 kantin işletmesinde 617 kişiyle yapılan görüşmede tehlikenin boyutunu gözler önüne seriliyor. 268 kantin işletmesi üzerinde yapılan araştırmada işletmelerin yüzde 75’inin gıda güvenliği ve hijyeni hakkında hiçbir bilgisi olmadığının ortaya çıkıyor ve okul kantinlerinin yüzde 73’ünün gıda güvenliği ve hijyenden yoksun olduğunu görülüyor.

Özel Sektörde Yaşanan İç Denetim Sıkıntısı

5996 sayılı yasa gereği 30 beygir gücü üzerindeki gıda işletmelerin gıda mühendisi bulundurması gerektiğini ifade etmiştik. Yasa gereği görev alan mühendislerinin, maaşları direk işveren tarafından verildiğinden bağımsız çalışma olanağına sahip olamamakta ve güvenli gıda için gerçekleştirilmesi gereken iç denetim mekanizması sağlıklı bir şekilde işletilememektedir. Mevzuatta belirtilen görev ve sorumluluk dışında istihdamı zorunlu personelde başka bir iş talep edilemeyeceği yasal olarak belirtilmesine rağmen, işletmede ilgili ilgisiz her türlü işle görevlendirildiğine şahit olmaktayız. Bu noktada direnen mühendisler işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta, iş akitleri haksız bir şekilde feshedilmekte ve mağdur edilmektedir.

Çözüm önerimiz

Gıda Mühendisleri Derneği olarak bu sorunun ortadan kalkması için kamu destekli bir yapının kurulmasını ve gıda mühendislerinin patronların boyunduruğu altından çıkması gerektiğini düşünüyoruz. İstihdamı zorunlu personelin tamamı devletin memuru olsun demiyoruz, sadece bizi kurulacak bu yapı yönlendirsin istiyoruz. Onun içinde bir havuz sistemi kurulsun istiyoruz ve gıda işletmesi sahipleri bu havuz üzerinden mühendis ihtiyaçlarını ilgili bakanlığa bağlı birimlere aktarsın ve birimlerin yönlendirmesi ile mühendisler söz konusu işletmelerde iş başı yapsın ama maaşını yine çalıştığı işletme sahibinin para yatırdığı havuz sistemi üzerinden alsın. Ancak bu şekilde bağımsız bir çalışma olanağı ve sağlıklı bir iç denetim mekanizması sağlanabilir.

Aksi takdirde gıda mühendislerinin işverenden maaş almaya devam etmesi halinde, işlerini kaybedecekleri korkusu ile her türlü görevlendirmeye devam edilecek, yapılan usulsüzlüklerin ve oluşan eksiklerin de maalesef önüne geçemeyecektir.

Gıda Denetim İşinin Sorumluluğu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında

Bakanlık İstihdam ettiği gıda denetçileri vasıtasıyla bütün gıda işletmelerinin denetlenmesine ve mevzuata uymayanlara para cezası verme yetkisine sahiptir.  Ülkemizde 500 bine yakın gıda işletmesi(üretim, satış, depolanma ve gıda ile temas eden ürünler üreten) bulunmaktadır. Bakanlık bünyesinde ise sadece 4635 gıda denetçisi bulunmaktadır. ALO 174 GIDA HATTI’na gelen şikayetlerin değerlendirilmesi, rutin denetimler ve piyasa ürün denetimlerinin yapılması analizi ve raporlanması gibi ağır iş yükü bu denetçiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bakanlık bünyesinde yeterli denetçi bulunmadığından etkin bir gıda denetimi gerçekleşmemektedir.

 Aslında burada ifade edilmesi gereken en önemli husus; bütün uzmanlık alanı gıda olan, bu konuda 4 yıl boyunca kapsamlı bir eğitim alan Gıda Mühendislerinin gıda denetçisi olarak yeterince görevlendirilmediğidir. Gıda deyince akla ilk gelen gıda mühendisliği bu iş için en uygun meslek grubudur. Üzülerek ifade etmeliyim ki 4635 gıda denetçisinin sadece %18(852) gibi bir bölümü gıda mühendisidir.

Nüfusu 20 milyona yaklaşan İstanbul’umuzda denetçi sayısı ve bu denetçilere düşen işletme sayısı şu şekildedir; 521 bin nüfuslu bir ilçemizde 8 denetçiye 5 bin işletme, 269 bin nüfuslu bir ilçemizde 8 denetçiye 3 bin 5 yüz işletme, 446 bin nüfuslu bir ilçemizde 8 denetçiye 2 bin 4 yüz işletme düşmektedir.

Bu noktada yapılan çok daha büyük bir yanlışı ifade etmek istiyorum; 5996 sayılı yasanın Ek-2 maddesinde resmi denetimlerden sorumlu meslek grubu belliyken, özellikle TARGEL projesiyle atanan ziraat mühendisi ve veterinerler birkaç haftalık eğitimlerle denetçi yapılmaktadır. Bu noktada gıda mühendislerinin hakları gasp edilmektedir.

Gıda Mühendislerinin Bu Noktada Yaşadığı Sıkıntılar Neler?

Güvenli gıda üretimi ve halk sağlığının korunmasında gıda denetimlerinin ne kadar önemli olduğu ortadayken, denetim görevini en iyi yürütecek meslek grubu olan gıda mühendislerini atamamaktadır. Tek seferde binlerce Veteriner Hekim ve binlerce Ziraat Mühendisi atanırken Gıda Mühendislerine yer verilmektedir. Ülkemizde etkin ve yeterli denetim gerçekleşmemesinin bir sonucu olan Gıda kaynaklı hastalıkların maiyeti çok yüksektir. Bu nokta Gıda Mühendisleri Derneği olarak şunu iddia ediyoruz; Gıda kaynaklı sağlık harcamalarının %10’u gıda mühendislerini atanacak kaynak olarak değerlendirilse devletin sağlık harcamalarını ciddi manada azaltacak ve sorunu kökünden çözecektir.

Bakanlıkta, Ocak 2013 itibariyle görev yapan 13846 Ziraat Mühendisi, 6858 Veteriner hekim görev yaparken, sadece 1111 Gıda Mühendisi görev yapmaktadır.

27-31 Aralık tarihleri arasında tercihleri yapılan Kpss 2012/6 Bakanlık atamasında, ataması yapılan toplam 2600 personel içinde 1556 Veteriner, 890 Ziraat Mühendisine kadro açılırken, Gıda Mühendislerine sadece 58 kadro açılmıştır. Veteriner ve Ziraat Mühendisi arkadaşlarımız 50-55 puanla bile atanabilirken 85-90 puan alan Gıda Mühendisleri atanamamakta ve büyük mağduriyetler yaşanmaktadır.

​Dernek olarak, gıda güvenliğinin sağlanması, dolayısıyla halk sağlığının güvence altına alınması anlamında gıda mühendisliğinin büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz, Gıda mühendislerinin yaşamış olduğu bu sıkıntılı süreç çözüldüğünde gıda güvenliği ve halk sağlığı anlamında ülkemizin çok ciddi mesafe kat edeceğine inanıyoruz.

Derdimiz meslekçilk yapmak değil!

Asla! Bizler bazı meslek grupları gibi meslekçilik yapmıyoruz, bunu doğru da bulmuyor, diğer meslek gruplarının da gerekliliğine inanıyoruz. Bizler, Veteriner ve Ziraat Mühendisleri atanmasın sadece Gıda Mühendisi atansın diye iddia etmiyoruz. Bizler ADİL bir atama yapılsın, gıda mühendisleri ÜVEY EVLAT olmaktan kurtarılsın istiyoruz.

Gıda Güvenliğinin ve Halk Sağlığının Güvencesi İçin

Bizler aldığımız 4 yıllık gıda eğitimi ile bu işin en iyi biz yapacağımızı biliyoruz, bizim calışma alanımıza başka meslek grupları atanmasın, her meslek grubu kendi alanına atansın,

Haksızlıktan, adaletsizlikten ve yanlış uygulamalardan bir an önce vazgeçilsin, uzun süredir yaşanan mağduriyetlerin de giderilmesi adına, iki yıllık bir süreçte en az 3000 gıda mühendisi atansın,

Özel sektörde istihdamı zorunlu personel olarak çalışan bütün gıda mühendisi ve diğer istihdamı zorunlu personel olarak görev yapan arkadaşlarımız işveren zulmünden kurtarılsın, kamu destekli etkin bir havuz sistemi kurulsun,

Mevcut mezunlar istihdam sorunu yaşarken her geçen gün yeni gıda mühendisliği bölümleri açılmasın,

Ortak paydamız GIDA GÜVENLİĞİ VE HALK SAĞLIĞI. Bu ortak payda çerçevesinde tutarlı üzerinde özel olarak çalışılmış, bütünsel politikalar oluşturulsun.

Sıhhat ve afiyetle sürdüreceğimiz bir yaşamın yolu “Güvenli Gıda”lardan geçmektedir. Bu nedenle gıda güvenliğinin ve gıda mühendislerinin öneminin yeterince anlaşıldığı sağlıklı günler dileğimizle.

Yazar: admin

Bir cevap yazın